top of page
  • Osmancan Çekinmez

Farklı Kültürlerde Dil

Güncelleme tarihi: 24 saat önce

Dil, insanlığın en güçlü araçlarından biridir. İletişim kurmanın ötesinde, dil düşünceleri ifade etmek, hikayeler anlatmak, inançları paylaşmak ve kültürel değerleri taşımak için kullanılır. Farklı kültürlerde dilin rolü, bu kültürlerin benzersizliğini ve zenginliğini yansıtır. Her dil, aynı zamanda düşünme şekillerini ve dünyayı algılama biçimlerini de yansıtır.


Farklı Kültürlerde Dilin Önemi

İçindekiler


 

Dilin Kültürel Yapı Taşları

Dil, belirli kurallara göre bir araya getirilmiş sesleri ve işaretleri kullanarak gerçekleştirilen simgesel iletişim sistemidir ve o dili paylaşan herkes tarafından, toplumun önceden kararlaştırdığı anlamlar çerçevesinde anlaşılabilen sesler sistemidir (kültürel antropoloji).

İnsan dili, iletileri aktarırken beden hareketleri ve yüz ifadeleriyle birlikte, ses tonu ve yüksekliğinin de kullanıldığı bir sistemdir. Diller her biri kendine özgü kültüre sahip toplumun üyeleri tarafından konuşulur. Konuşanın sınıfı, cinsiyeti ve statüsü gibi toplumsal değişkenler, insanların dili kullanımını etkileyebilir.


Dil ve kültür birbirlerinden ayrılmaz ikili gibidir. Tüm diller sözlük, söz dizimi, gramer kuralları, ses bilimi, anlamsal bütünlük ve pragmatik bir yapıya sahiptir. Kültür sözlü ve sözsüz iletişimde mesajların oluşması ve karşı tarafça mesajların çözümü süreçlerini içerir. Dil de mesajların en doğru biçimde karşı tarafa iletilmesini sağlayan ve kültürle birlikte hareket eden bir olgudur.


Dil, kültür gibi yavaş mesaj sınıfına girer. Yani öğrenilmesi ve özümsenmesi çok uzun bir süreç gerektirir. Bir kişiye kültürünü öğretmeden dilini öğretmek mümkün değildir. Diller kültürün düşünce modellerini ifade eder. Kültür için neyin önemli, neyin önemsiz olduğu dillerinde neyin var olduğu ve neyin yok olduğu ile anlaşılır.


Eğer başka bir dilde bir kişiyle etkileşimde bulunuyorsanız, aynı zamanda o dilin konuşulduğu kültürle de etkileşimde bulunuyorsunuz anlamına gelir. Herhangi bir kültürü tam olarak anlayabilmek için diline doğrudan nüfus etmek gerekir. Herhangi bir yabancı dil öğrenmeye başladığınızda, o dilin alfabesi, gramer kuralları ilaveten toplumun sahip olduğu gelenek ve göreneklerini de öğrenmeye başlarsınız.


Dil ve kültür tartışıldığında, dil kültürdür veya kültür dildir cümlelerini çok sık duymaya başlarsınız.


Dil ve kültür birlikte gelişir ve evrimleşerek birbirlerini doğrudan etkiler. Yeni yetişen nesiller de öğrenme süreçlerinden geçerek anlama yeteneklerini dil ile birlikte geliştirirler. Kültürel kimlik dil tarafından belirlenir.


Değerler, temel varsayımlar, davranış biçimleri, inanışlar ve tutumlar kültürlerin temellerini oluşturur.


 

Sapir-Whorf Hipotezi

Sapir-Whorf kuramına göre kültür insanların düşünce süreçlerinin yapısını etkiler.


Dil biliminde, Sapir-Whorf Kuramı şu şekilde açıklar:

Bir dilde ve bir bireyde var olan düşünce, başka bir dilde yaşayan insanlar tarafından anlaşılamaz. Bu kuram insanların düşünme şekillerinin ana dilleri tarafından çok fazla etkilendiğini ifade eder.


Sapir-Whorf Kuramı

Tartışmaya açık olan bu teori, Dil Bilimci Edward Sapir ve öğrencisi Benjamin Whorf tarafından geliştirilmiştir. Farklı dillere sahip insanlar, dillerindeki farklılıklarından dolayı olaylar hakkında farklı bir biçimde düşünceye sahip olurlar. Bu kişilerin bir araya geldiği etkileşimlerde de aynı konu üzerinde farklı algılamaların olması ve bu kavramların farklı biçimde ifade edilmesi gayet normaldir.


Ayrıca yabancı dili konuşan insanlar da verilen mesajların işleme sürecinde kendi dillerinde düşünecekleri için anlamsal olarak güçlük çekerler. Çünkü verilen mesajın anlamını ilk olarak kendi dillerinde veya kafalarında geliştirirler ve sonra ikinci dilde anlamlaştırırlar. Her iki dile de çok iyi hakim olan kişiler de aynı anda bir kavramı iki dilde işleme kapasitesine sahip olabilirler. Bir kişi bir dili konuşuyorsa o kişinin o kültürü benimsediği anlamına gelir. Başka bir kültürü bilmek bu prensibe dayanarak o özel dilin öğrenilmiş olduğunu belirtir.


Bugün kültürler arası etkileşim çok yaygındır. Kendi kültürüne hiç benzemeyen inanışları ve geçmişleri farklı olan insanları anlamak isteyen insanlar için iletişim kaçınılmaz hale gelir.


Kültür bir toplum içerisinde farklılıklar olduğu halde toplumu birleştirir. Örneğin aynı kültüre sahip olan insanlardan daha yaşlı bir jenerasyon tarafından yapılan konuşma şekli, daha genç insanların konuştuğu dillerden farklılıklar gösterir. Toplumun bazı kesimlerinin konuştuğu dil ile bazı kesimlerin veya bölgelerin dilleri arasında da hafif farklılıklar olabilir.


İnsanlar sosyal medyada her gün kullandığı dilden çok değişik bir dil kullanırlar. Diller farklı biçimlerde ve sınırlarda kullanılır. Dilsel çeşitler de coğrafi (ülkenin farklı yerleri), sosyal (iş, cinsiyet ve yaşa göre) ve fonksiyonel olarak kategorize edilebilir. Bu faktörler de dillerdeki farklılıkları oluşturan telaffuzların oluşmasına yol açar.


Dünyadaki insanlar doğuştan birbirlerine benzerler. Ancak bulundukları ortamlar onların içerisinde bulundukları kültürleri benimsemelerine neden olur ve farklılaşma artar. Konfüçyüs binlerce yıl önce bütün insanların doğuştan birbirlerine benzediği fikrini açıklamıştır. Doğuştan sonra çocukların hayatı, fikirleri ve dilleri iletişimde bulunulan ortam tarafından şekillenmektedir. İnsanlar fiziksel ve zihinsel açıdan birbirleriyle aynı olduğu halde, kişiler veya gruplar arasındaki etkileşimler yerden yere değişiklikler gösterir. Bu grupların davranışları ve etkileşimleri karşı tarafça onaylanabilir veya onaylanmayabilir. Bu yüzden herkesin görüşleri kültürlerine bağlı olarak gelişir ve kendilerini etkiler. Bir kültürü ve o kültüre bağımlı olan insanları anlamak dillerinde var olan birikimlerle mümkün olabilir.


Dilin Kültürel Çeşitlilik Üzerindeki Rolü

Dil ve kültür ilişkisinde iki bakış açısı vardır. Birincisi dil kültürü etkilemektedir. İkincisi ise dil kültürün bir ifadesidir. Her iki bakış açısının da doğru yönleri vardır. Dil gerçekten bulunduğumuz kültürü etkileyen en önemli faktörlerden birisidir.


Dil ve Kültür

İnsanlar kendilerini konuşarak ifade ederler. Bu konuşma biçiminde de birbirlerini çok iyi tanıyan kişilerin daha az konuşarak kendilerini ifade ettiklerini aklımızdan çıkarmayalım. “Dil kültürün anahtarıdır” dediğimizde de bir kültürü tanımak için ilk müracaat edeceğimiz konu tabi ki iletişim ve dil olacaktır. Her dilin kendine has özel ince detayları ve ayrımları bulunur.


Konuşmalarınızda bu küçük detayların ne anlama geldiğini bilemiyorsanız, karşıdaki kişinin tam olarak ne demek istediğini anlayamayabilirsiniz. Bu durumda da birbirlerini anlayamayan kişilerin iş ilişkilerinde başarı sağlamaları gerçekten çok zor olacaktır.


Örneğin ABD’de “I” yani “ben” zamiri kullanımı yaygınken, Japonya’da “we” yani “biz” kullanılır. Ferdiyetçi bir toplum olan Amerika’da “ben” kişisellik çok önemlidir, bu yüzden “I” sözcüğünün küçük harf yazılışı yoktur.


Statünün, hiyerarşinin ve grup hareketinin önemi, kültürlerin dillerine de yansır. Kolektivist kültürlerde eşitlik prensibi geçerli olurken, grup içerisinde iletişim kurabilmek için büyük çabalar gerekir. Özür dilemedeki ve kendini ifade etmekteki farklılıklar iletişimde açıkça ortaya çıkar. Amerikalılar dobra dobra, açık ve net olarak kendilerini ifade ederken, Japonlar ise daha utangaç ve hissettiklerini tam olarak açıklayamazlar.


Dillerinden gelen özellikler farklı kültürlerin iletişim yöntemlerini belirlemelerine yardımcı olur.


Özellikle yüksek ve düşük kontekst kültürler arasındaki farklılıkların iletişimde çok büyük etkileri vardır. Düşük kontekst kültürlerde her şey açık ve net bir biçimde ifade edilir. Bunun aksine yüksek kontekst kültürlerde ise dışarıdan gelen kişiler çok fazla bilgi sunulmadığı için ne söylendiğini pek anlamazlar. Grup içerisinde veya grup dışında nasıl iletişim kurulacağı, nasıl özür dileneceği, nasıl kompliman yapılacağı, kendinizi nasıl ifade edeceğiniz ve kişiler arası eleştirinin nasıl yapılacağı farklılıklar gösterir. Bazı kültürlerde sesinizi yükselterek kendinizi ifade etmeniz iletişimin sonunu getirirken, bazı kültürlerde yeri geldiğinde yüksek sesle fikrinizi açıkça savunmanız arzulanır.


Farklı kültürlerle gerçekleştirilen iş görüşmelerinde yanlış iletişimin maliyeti çok yüksek olup, ayrıca komik durumların oluşmasına da neden olabilir. Farklı bir ülkede iş yaparken, markanızın veya firma isminizin, karşı kültürün dilinde sizleri sıkıntıya sokacak şekilde olmamasına özen gösterilmelidir. Örneğin Latin Amerika’da “Nova” otomobil tanıtımında bulunan General Motors, Nova’nın İspanyolcada “gitmez-no va” anlamına geldiğini bilmediğinden büyük bir hata yapmıştır. Bu tanıtımdan sonra bu otomobilin adı geçtiğinde insanlar gülerek bu araba gitmez demişlerdir. Bu yüzden girdiğiniz pazarlarda ürün broşürü, markalarınız ve şirket tanıtımınızın daha önceden karşı kültüre sahip bir kişi tarafından tercüme edilmesi ve o ülkedeki ikinci bir tercümanın da bu tercümeleri kontrol etmesinde fayda vardır.


Hazırlanan reklamlarda zaman zaman problemler yaşanmaktadır. Farklı kültürlerde gerçekleştirilen reklamlar genellikle İngilizce dilinde hazırlanır ve bu hazırlayan kişiler genellikle karşı kültüre aşina değildir. Bu yüzden ülkenizde hazırlanan reklamların olduğu gibi tercüme edilmesi farklı sonuçlar doğurabilir. Pepsi Cola “Come Alive with Pepsi” kampanyasıyla Tayvan’a girmeyi planlamış ve “Pepsi brings your ancestors back from the grave” şeklinde Tayvan diline tercüme edilmiştir. Bu yüzden girilecek her pazar ciddiye alınmalı ve profesyonel tercümanlar kullanılmalıdır.


 

Dil Bariyeri ile Baş Etme


Dil Engeli ile Baş Etme

İlk olarak görüşme diline ne kadar hakim olduğunuzu belirlemelisiniz. Karşı taraf ile uzun dönemli mi kısa dönemli mi bir ilişki geliştirmek istiyorsunuz. Görüşülecek olan konu teknik bir konu ise yanınızda bu konuyu ifade edecek teknik bir personel mi yoksa çok fazla bilgiye sahip olmadığınız bu konuyu siz mi açıklayacaksınız. Bütün bu bilgiler, sizlerin nasıl bir yol izlemeniz gerektiğini belirleyecektir.


Uluslararası işlerle uğraşıyorsanız, aşağıdaki durumlarla karşılaşabilirsiniz.


Her iki tarafın da ortak bildiği dil ile görüşmelerin yürütülmesi. Eğer her iki taraf da bu dili çok iyi bilmiyorsa, ileride çok büyük problemlerle karşılaşılması kaçınılmazdır. Eğer bir problem yaşanacağını hissederseniz, tercüman edinilmesinde fayda vardır.

Sizin konuştuğunuz hiçbir dili konuşamayan birisi ile karşılaştığınızda, muhakkak bir tercümana ihtiyacınız olacaktır.


Ortak konuşacağınız hiçbir dil olmadığı bir durumda bir kişi ile konuşmak zorunda kaldığınız bir durum olabilir ve tercüman edinme problemi de yaşayabilirsiniz. Çok zor bir durumdur. Bu gibi durumlarda konunuzu en basit biçimde açıklayıcı yazılı resim ve bilgilere ihtiyacınız olacaktır. Ayrıca tercüme yapabilecek elektronik araçlarla da bu işi çözebilirsiniz. Daha sonra da tercümanla ile birlikte bir görüşme ayarlayabilirisiniz.


İletişim, uluslararası ilişkilerde birçok ülkede problemlere neden olabilir. Çin ana karasında insanlar sık sık "no problem" derler. Bu sözden küçük bir problem var ama çok önemli değildir anlamı çıkartılabilir. Eğer "there is a little problem" deniliyorsa, özel bir hareket veya işlem yapılmadıkça işin gerçekleşemeyeceği anlamı çıkarılmalıdır, yani problem çok büyüktür. Uzak Doğu kültüründe size hiçbir zaman doğrudan hayır cevabı verilmeyecektir. Çünkü bu kültürde hayır cevabının doğrudan verilmesi saygısızlık olarak kabul görmektedir.

 

Medeniyetler ve Dilleri


Medeniyet ve Diller

Sümer Medeniyeti (MÖ 4. - MÖ 2. binyıl):

Sümerler, Mezopotamya'da yaşayan antik bir halktı ve çivi yazısı olarak bilinen bir yazı sistemini geliştirdiler. Bu yazı sistemi kil tabletlerine işlenen sembollerden oluşuyordu. Sümerler, edebiyat, hukuk ve ticaret alanlarında bu yazı sistemini kullanarak önemli belgeler bıraktılar. Aynı zamanda Sümer dili, birkaç bin yıl boyunca Mezopotamya'nın resmi dili olarak kaldı.


Antik Mısır Medeniyeti (MÖ 3100 - MÖ 30)

Antik Mısır, hiyerogliflerle yazılmış olan özel bir yazı sistemine sahipti. Bu yazı sistemi, resimler ve semboller aracılığıyla iletişimi sağlıyordu. Mısır medeniyeti, firavunların yönetimini, tapınak ritüellerini ve tıbbi bilgileri de içeren kapsamlı bir dil kullanımına sahipti.

Antik Yunan Medeniyeti (MÖ 8. yüzyıl - MÖ 4. yüzyıl)

Antik Yunanlar, ünlü Yunan alfabesini oluşturdu ve bu alfabe günümüzde hala temel alınmaktadır. Yunan medeniyeti, felsefe, edebiyat, tiyatro ve bilimsel çalışmalar için kapsamlı bir dil kullanımına sahipti. Eserlerini yazıya döken ünlü filozoflar ve yazarlar, bu dönemde dilin gelişmesine büyük katkı sağladı.


Antik Roma Medeniyeti (MÖ 8. yüzyıl - MS 5. yüzyıl):

Latince, Antik Roma'nın diliydi ve Roma İmparatorluğu'nun hüküm sürdüğü bölgelerde yaygın olarak kullanıldı. Latince, hukuk belgeleri, şiirler, tarih yazıları ve felsefi metinler gibi birçok alanda kullanıldı. Ayrıca Latince, günümüzdeki birçok Avrupa dilinin atası olarak kabul edilir.


Çin Medeniyeti (MÖ 1600 - Günümüz)

Çin medeniyeti, binlerce yıldır kullanılan karmaşık karakterleri içeren özel bir yazı sistemine sahiptir. Çince, tonlu bir dil olup, yazılışları ve anlamları arasında büyük farklar bulunur. Çin medeniyeti, edebiyat, felsefe ve bilimsel alanlarda derinlemesine bir dil kullanımı sergilemiştir.


Hint Medeniyeti (MÖ 1500 - Günümüz)

Hindistan, Sanskrit adı verilen özel bir dilin doğduğu yerdir. Sanskrit, Vedalar gibi kutsal metinlerin diliydi ve Hinduizm'in önemli bir bileşeni olarak kabul edildi. Hindistan, dilin ve kültürel ifadenin birçok farklı yönüne ev sahipliği yapmış ve birçok farklı dil ve lehçenin gelişimine katkıda bulunmuştur.

Arap Medeniyeti (6. yüzyıl - Günümüz)

Arap medeniyeti, Arapça adı verilen ve Kuran'ın yazılmasında kullanılan özel bir yazı sistemine sahiptir. Arapça, İslam'ın kutsal kitabı Kuran'ın dili olduğu için büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda Arap medeniyeti, matematik, tıp, edebiyat ve astronomi alanlarında da zengin bir dil kullanımına sahiptir.


Osmanlı Medeniyeti (13. - 20. yüzyıllar)

Osmanlı İmparatorluğu, Türkçeyi resmi dil olarak benimsemiş ve geliştirmiştir. Osmanlı Türkçesi, Arapça ve Farsça etkileri taşıyan karmaşık bir dil olup, edebiyat, hukuk ve devlet belgeleri gibi birçok alanda kullanıldı. Aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun çeşitli bölgelerinde yaşayan farklı halklar arasında iletişim aracı olarak da kullanıldı.


Avrupa Rönesansı (14. - 17. yüzyıllar)

Avrupa Rönesansı döneminde, İtalyanca, Fransızca, İspanyolca ve İngilizce gibi diller edebiyat, bilim ve sanat alanlarında büyük öneme sahipti. Bu dönemde büyük yazarlar ve düşünürler, dillerini kullanarak büyük eserler ürettiler ve modern dilin gelişmesine katkıda bulundular.


 

Her bir medeniyet, dilini kültürel ifade, düşünsel gelişme ve iletişim aracı olarak kullanarak tarih boyunca önemli bir miras bırakmıştır.


Farklı kültürlerde dilin önemi sadece iletişim değil, aynı zamanda kimlik ve kültürel mirasın taşıyıcısı olarak da büyük bir role sahiptir. Dil, düşüncelerimizi ifade etmenin yanı sıra, bizimle geçmişi, gelenekleri ve değerleri paylaşmanın bir yoludur. Sapir-Whorf kuramının vurguladığı gibi, dil düşünceyi etkiler ve kültürel farklılıkları yansıtır. Farklı kültürlerdeki dilin zenginliğini ve karmaşıklığını anlamak, daha iyi bir anlayış ve saygıyla bir araya gelmemize yardımcı olabilir.


42 görüntüleme

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page