top of page

Kültür Sözlüğü

Kültürel Terimler Sözlüğü, kültürle ilgili geniş kapsamlı terimleri, bu terimlerin açıklamalarını içerir.

B

Basma Kalıp, Klişe (Stereotype)

Farklı kültürleri farkında olmadan basma kalıp ve klişe bir biçimde değerlendiririz. Basma kalıp, o gruptaki insanların nasıl olduğu hakkında yanlış bir imaja dayanarak, grubun tüm üyelerinin özellikleri hakkında yaptıkları genellemeler veya varsayımlardır. Örneğin, Amerikalılar genel olarak arkadaşça, cömert ve hoşgörülüdür, aynı zamanda kibirli, sabırsız ve otoriterdir. Asyalılar mütevazi, kurnaz ve uyanıktır, ancak yüzlerini belli etmezler.

Basmakalıp yaygın olan ve kültürlerarası görüşmelerde sorunlara neden olan bir olgudur. Yerel mal ve hizmetlerin, yerel değerlerin, normların, standartların ve iş ahlakının ve kültür ve kimliğin kabul edilebilir tek şey olduğu görüşüdür. Çok dar ve sınırlı, bölgesel veya hatta kendi yerel dini grubuyla sınırlı olan dünya görüşüdür. Dar görüşlülük ve etnik merkezciliğin etkileri, farklı ırk ya da milliyet, din veya kültürden gelen insanları yanlış anlama eğilimi gösterir. Sonuç olarak, birbirleriyle iletişim zorunda kalan insanlar arasında iş birliğini teşvik etmek zorlaşır.


 

C

Çok Kültürlülük (Multiculturalism)

Çok kültürlülük terimi, sosyoloji, siyaset felsefesi ve ortak kullanım bağlamında çeşitli anlamlara gelmektedir. Sosyolojide ve günlük kullanımda, "etnik çoğulculuğun" eş anlamlısıdır. İki terim sıklıkla birbirinin yerine kullanılır. Birden fazla kültürel geleneğin bulunduğu (New York City gibi) veya içinde bulundukları tek bir ülkeyi (İsviçre, Belçika veya Rusya gibi) içeren karma bir etnik topluluk alanını tanımlayabilir. Farklı kültürel ve etnik grupların kültürel çeşitliliği ilkesini destekleyen ve böylece farklı kültürel kimlikleri koruyan bir inanç veya politikadır. Amerika Birleşik Devletleri, asimilasyon modelinden kaynaklanan tekli monolitik kültürün aksine, çeşitli ve çeşitli kültürlerden oluşan "mozaik eritme potasını” oluşturmaktadır. Çoğulculuk bütünsel farklılıklara odaklanma eğilimindeyken, çok kültürlülük bütünü oluşturan bireysel grupları vurgulamaktadır. Çok kültürlülük terimi, çeşitliliği arttırmayı amaçlayan strateji ve önlemleri belirtmek için de kullanılır. Çokkültürlülük, birçok kültürü ve kültürel kimliği alenen tanımaya ve saygı duymaya kendini adamış bir sosyal bakış açısıdır.


 

E

Etnik Merkezcilik (Ethnocentrism)

Dünyanın hızlı küreselleşmesi farklı kültürler ve dinler arasındaki iletişimi hızlı bir biçimde arttırmış ancak beraberinde de birçok problemi getirmiştir. Bu problemlerden bir tanesi de etnik merkezciliktir. Bu antropolojik ve etnolojik kavram, bizim bağlı olduğumuz ulus, din, ırk ve coğrafi koşullara çok fazla değer verilmesi ve kendimizin dışındaki diğer grupları ise önemsiz gösterme çabası olarak tanımlanabilir. Etnik merkezcilik şovenizm, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığa yol açmaktadır.

Küreselleşme farklı kültürlerin birbirleriyle daha fazla karşılaşmalarına neden olmakta ve bu karşılaşmalarda kendi değerlerinin, diğerine göre daha üstün olduğu düşünülmektedir. Hatta doğumdan itibaren etnik merkezcilikle ilgili eğilimlerin gelişmeye başladığı belirtilmektedir. Her kültürde oluşan etnik merkezcilik dünyaya kendi kültürünün perspektifinden bakmayı gerektirmektedir. Bir kişinin kendi ırkı veya etnik grubunun çok daha önemli olduğu ve kültürünün diğer grupların kültürlerinden daha üstün olduğu inancı vardır. Etnik merkezcilik, yüzyıllar boyunca dünyadaki diğer insanları bazen dini misyoner girişimlerle, bazen de kolonileştirme hareketleriyle değiştirme gayreti içerisinde olmuştur.


 

K

Kültürlenme, Kültürel Etkileşim (Acculturation)

Kültürleşme iki farklı kültürün karşılaşmasıyla başlayan ve uyum ile sonuçlanan kültürel ve psikolojik değişim sürecidir. Söz konusu değişikliklerin gerçekleşmesi yıllar hatta kuşaklar boyu süren zaman alıcı bir süreçtir. Bireylerin bu değişiklikleri yönetmesi ise uyum olarak ifade edilmektedir. Farklı bir kültürün bireyleri, gelenekleri gibi daha yaygın kültürlerin boyutlarına katılarak kendilerini daha yaygın kültürlere dahil etmeye çalışırlar, ancak yine de özgün kültürel değerlerini ve geleneklerini korurlar. Sonuç olarak, mevcut bazı kültürel özelliklerin birleştirildiği, bazılarının kaybolduğu ve yeni özelliklerin ortaya çıktığı yeni, kompozit bir kültür ortaya çıkar. En eski kaydedilmiş batı kültürleşme tartışması, M.Ö. 348'de Platon tarafından yapılmıştır. O zamandan beri 100'den fazla farklı kültürleşme sınıflaması formüle edilmiştir


Kültürel Değerler (Cultural Values)

Tüm toplumun var olduğu temel ilkeler ve ideallerdir. Kültürel değerler kalıtsaldır ve kültürün çekirdeğini oluşturur. Kültürel değerler listesi, gelenekleri, ritüel sözleşmelerini, stilleri ve modayı içerir. Değerler, bunların aralarında en üstte bir yerdedir. Bu değerler kültüre ve topluma şekil verir. Bunları değiştirmek çok zordur. Çünkü sosyal kurumların ve sosyal normların içine yerleşmiştir. Bunlar toplumun idealleridir. Büyüklerimizin hatıralarında, eski kitaplarda, dini ve etik literatürde yer almaktadır. Bazen yaşlıların değerleri veya geçmişin değerleri olarak adlandırılır. Hayatımızın gelenekleri olarak söylenebilirler. Kültürel değerlerden sapma ciddi sosyal problemler yaratır. Bunlar sosyal hayatta göz ardı edilirse iki kuşak arasında bir boşluk oluşabilir.


Kültürel Görecelik (Cultural Relativism / Ethno Relativism)

Etnik merkezciliğin zıttı kültürel görecelik olup, her kültür veya etnik grubun başka bir kültür veya etnik grubun standartlarıyla değil, karşı kültürün değerleri ve inanışları ile değerlendirilmesi gerektiği fikrine dayanmaktadır. Kültürel görecelikte hiçbir kültürün diğerinden daha iyi olduğu kabul edilmez. Diğer kültürler ne daha iyi ne de daha kötü olarak görülüyor. Etnik görecelik, tüm grupların, kültürlerin veya alt kültürlerin doğası gereği eşit olduğuna dair diğer kültürlere duyulan derin ve yürekten saygıya dayanan bir inançtır. Kültürel görecelik, bir kültürün kavram ve değerlerinin başka dillere tam olarak çevrilemeyeceği veya tam olarak anlaşılamayacağı anlamına gelmektedir. Kültürel göreceliğin ortaya çıkmasının temel prensibi, yargılamaların deneyimlere ve bireylerin çevresindeki kültürleri tanıma ve kabullenme tecrübelerine dayandırılmaktadır.


Kapsayıcılık (Inclusivity)

Kapsayıcılık veya içerme evrensel bir insan hakkı olarak görülür. Kapsayıcılığın amacı, ırk, cinsiyet, engellilik, tıbbi veya diğer ihtiyaçlara bakılmaksızın tüm insanları kucaklamaktır. Bu, eşit erişim ve fırsatların verilmesi ve ayrımcılık ve hoşgörüsüzlükten kurtulmak (engelleri kaldırmak) ile ilgilidir. Kapsayıcılık kamu yaşamının tüm yönlerini etkiler. Çeşitlilik ve Kapsayıcılık arasındaki açık ayrımlara rağmen, ikisi genellikle farklılaşmamakta ve birlikte hareket etmektedir. İşyeri bağlamında çeşitliliğin açığa çıkarılması gerekmektedir. Bununla birlikte, kapsayıcılık olmadan, farklı yetenekleri çeken, katılımları ve yeniliği teşvik eden ve iş büyümesine yol açan önemli bağlantılar olmayacaktır. Dolayısıyla çeşitlilik ve kapsayıcılık sonuçları etkilemek için birlikte hareket etmektedir. Ancak onları temelde ayıran farklı şeyler vardır.


Kültürlerarası Öğrenim (Intercultural Learning)

Kültürlerarası Öğrenim kişinin kendi kültürünün ve diğer kültürler (normları, davranışları, ilişkileri ve vizyonu) hakkında derin bir biçimde farkında olunması ve anlaşılmasına yol açan bir süreç olarak tanımlanabilir. Kültürlerarası öğrenme fertlerin kültürleri ile ilgili bilginin araştırma, çalışma ve uygulama alanı olup, aynı zamanda farklılıkları ve benzerlikleri de ortaya çıkarmaktadır.


Kültürel Çeşitlilik (Cultural Diversity)

Çeşitlilik, insan demografik farklılıklarının (ırk, din, cinsiyet, cinsel yönelim, kültür, etnik köken, yaş, sosyo-ekonomik durum, düşünme ve çalışma tarzı veya fiziksel engellilik vb.) tüm yönlerini temsil eder. Birçok şirket yaşam tarzlarını, kişilik özelliklerini, bakış açılarını, fikirlerini, aile kompozisyonunu, eğitim düzeyini ve çeşitliliğin ayrıcalık elementlerini de göz önünde bulundurur. Çeşitlilik, farklı olma ya da çok çeşitli olma durumudur. Çeşitlilik, farklılıklar ve insanlara bu farklılıklara göre nasıl davrandığımızla ilgilidir. Çeşitlilik, cinsiyet kimlikleri, ırksal geçmiş, coğrafi konumlar, sosyo-ekonomik arka planlar, yaşlar, yetenek, cinsel yönelim ve bir mekana, olaya veya topluluğa tanıtılan ve katılım olan diğer özelliklere sahip olmayı ifade eder. Farklı bir topluluk, çok çeşitli geçmişlerden gelen insanların anlamlı bir şekilde etkileşimde bulunup bulunamayacağını da topluluğun her kademesinde dikkate alır. Bu, çeşitliliğin bakış açılarının dikkate alındığı, kimin karar alacağı ve daha fazlası ile ilgili olduğu anlamına gelir.


 

M

Mutlak Kültürel Görecelik (Absolute Cultural Relativism)

Belirli bir kültürde olup bitenlerin sorgulanmaması veya değiştirilmemesi gerektiği anlamına gelmektedir. Herhangi bir yerde herhangi bir davranış veya fikri sorgulamanın etnik merkezci olacağı var sayımına dayanır.


 

bottom of page