top of page

Monokronik mi yoksa Polikronik misiniz?

Yayınlanma: 26 Nisan 2024

7 dk.

51

Güncelleme: 17 Mayıs 2024

Zaman, sadece saatlerin dönüşünden ibaret değil, aynı zamanda kültürlerin kalbinde yatan derin bir kavramdır.


Dünya genelinde çeşitli toplumlar, mevsimlerin değişimi ve günün saatlerine göre kendilerine özgü zaman algıları geliştirmişlerdir. Monokronik ve polikronik olarak ikiye ayrılan bu zaman anlayışları, insanların günlük yaşamlarını, iş yapış biçimlerini ve hatta birbirleriyle olan etkileşimlerini şekillendirir. Bu blog yazısında, zamanın kültürlerarası boyutunu keşfedecek ve farklı zaman sistemlerine sahip insanların bir araya geldiğinde nasıl daha uyumlu ve verimli çalışabileceklerini inceleyeceğiz.


Farklı Kültürlerde Zaman Algısı


Zaman Kullanımı

Chronemics, zamanın kullanımı üzerine yapılan çalışmaları kapsar. Bu alan, özellikle sözel olmayan iletişimde bireyler ve kültürler tarafından zamanın nasıl algılandığı ve değerlendirildiği ile ilgilenir. Zaman algısı; dakiklik, beklemeye isteklilik, yüz yüze etkileşim yaklaşımları ve zaman baskısına verilen tepkiler gibi konuları içerir.


İş ilişkilerinde zamanın önemi büyüktür. Zaman kullanımındaki farklılıklarla bir iş ilişkisinin başlangıcından itibaren karşılaşabilirsiniz. Yazışmalarınızda, bazı kültürlerde çok hızlı iletişim kurulurken, bazı kültürlerde uzun süre beklenmesi gerekebilir. Aynı kültürü paylaşan insanlar arasında bile zaman algısının farklı olması mümkündür. Yüz yüze görüşmelerde ise zamanın farklı kullanılması ve algılanması sizi şaşırtabilir. Bu nedenle, zamanın farklı kültürlerde neden farklı algılandığını ve nasıl bir yaklaşım izlenmesi gerektiğini önceden bilmek faydalıdır.


İş insanlarının yaptığı önemli hatalardan biri, kendi kültürlerinde benimsenen zaman algısının en doğru olduğu yönündeki inançtır. Bu algı, doğal olarak benmerkezci bir bakış açısından kaynaklanır. Bu nedenle, karşılıklı etkileşimlerde zamanın farklı algılanması nedeniyle gerilimli ortamlar oluşabilmektedir.


Zaman algısının aynı kültür içerisinde farklı bölgelerde değişiklik göstermesi de mümkündür. Şehirlerde yaşayanlar, işe zamanında yetişmek için sürekli çaba gösterirken, zamanı çok değerli ve boşa harcanamayacak bir kaynak olarak görebilirler. Diğer yandan, kırsal alanlarda yaşayanlar ve işe ulaşmak için çok fazla çaba sarf etmeyenler için zaman daha geniş ve esnek bir kaynak olarak değerlendirilebilir.



Zaman Sistemleri

Zaman Sistemleri

Dünya çapında birçok zaman sistemi bulunmaktadır. İnsanbilimci ve Karşı Kültür Araştırmacısı Edward T. Hall'a göre, uluslararası iş alanında en yaygın olarak kullanılan iki sistem Monokronik ve Polikronik zamanlardır. Monokronik zaman, belirli bir zamanda belirli bir işin yapılmasını gerektirirken, Polikronik zaman ise aynı anda birçok işin yapılmasına olanak tanır. Su ve yağ gibi, bu iki sistem birbirine karışmaz ve Monokronik sistemler, Polikronik sistemlerin zıttı olarak işlev görür.




Monokronik Zaman Nedir?

Doğrusal zaman olarak da adlandırılan Monokronik zaman, birbiri ardına devam eden olayların sırasını takip eder. Geçmişten başlayarak geleceğe doğru uzanan bir yol gibi düşünülebilir. Bu kültürlerde, işlerin öncelik sırasını belirlemek için belirli bir zamanda bir olayın gerçekleşmesine izin verilir. Doğrusal zamanda, insanlar zamanın tam ve kesin küçük birimlere ayrıldığını bilirler. Bu nedenle, özel ofisler ses geçirmez özelliklerle donatılır.


Zaman, programlanabilir, düzenlenebilir ve yönetilebilir bir olgu olarak görülür. Bu tür kültürlerde zaman, somut ve maddi bir eşya gibi algılanır. "Zaman harcamak", "zaman israf etmek", "zaman kaybetmek", "zamandan tasarruf etmek", "zaman kazanmak" gibi terimler sıklıkla kullanılır ve disiplinli, kurallı programlara büyük önem verilir.

Bir olayla ilgili olarak başlama zamanı, dönüm noktası, doruk noktası ve bitiş evreleri bilinir. Bu nedenle, amaçlar ve son gerçekleşme zamanı büyük önem taşır.


ABD, Almanya, İsviçre, İngiltere, Kanada, Japonya ve Güney Kore ile birlikte İskandinav ülkeleri monokronik yapıdaki ülkelerdir.


Monokronik Zaman Özellikleri Nelerdir?

Belirtilen zamanda sadece bir işin gerçekleşmesine izin verilir.


  • Zaman çok kıymetlidir

  • Zaman sınırlıdır ve verimli kullanılmalıdır

  • Mantık, verimlilik ve hız odaklanılan alanlardır

  • İşe odaklanılır

  • Düşük kontekst bilgiye ihtiyaç duyulur

  • Zamanında olma çok önemlidir (dakiklik)

  • Programa sıkı sıkıya bağlıdırlar

  • Toplantı zamanları önceden belirlenmelidir

  • Diğerlerini rahatsız etmemek için özel konulara girilmez ve özel mülkiyete saygı gösterilir

  • Ödünç almak ve vermek nadiren gerçekleşir

  • Kısa vadeli ilişkiler düzenlenmektedir

  • Bilgi ve titizlik son derece önemlidir

  • Gelecek bugünün devamı olarak algılanmaktadır




Polikronik Zaman Nedir?

Genellikle "küresel zaman" olarak adlandırılan Polikronik zaman, sadece programların oluşturulmasını değil, aynı zamanda kişilerin yapılarını da kapsar. Bu sistemde, birçok iş bir anda gerçekleştirilebilir ve program zamanlarına karşı daha esnek bir yaklaşım sergilenir. Her bir ana ve zamana daha az odaklanılır; geleneklere ve ilişkilere daha fazla önem verilir. Polikronik kültürlerde zaman algısı daha az resmidir ve kesin takvimler ve çizelgeler tarafından yönetilmezler. Saatlerin ve takvimlerin bölümleri, mevsimlerin döngüsü, kırsal ve toplumsal yaşamın sabit modelleri ve dini bayramlar kadar önemli değildir.


Zaman, sınırlı bir kaynak olarak görülmez; başlangıcı ve sonu belli olmayan sürekli bir akış içinde ele alınır. Görüşmeler sık sık kesilir ve önemli planlar, anlık kararlarla değiştirilebilir. Her şey zamanın herhangi bir anında meydana gelebilir. Geleneksel toplumlar, tipik olarak polikronik yapıya sahip toplumlardır.


Monokronik yapıya sahip Almanların ve Amerikalıların aksine, polikronik kültürlerde sürenin ne kadar olacağına dair endişeler genellikle göz ardı edilir. Zaman ve programlara daha az önem verilir; bireyler ve olayın süreci daha büyük bir öneme sahiptir.


Örneğin, Latin Amerika ülkelerinde bir toplantıya yetişmeye çalışırken yolda aile üyelerinden ya da arkadaşlardan biriyle karşılaşılması durumunda, son dakikada planlar değiştirilebilir. Çünkü Latin Amerika ve Arap ülkelerinde aile ilişkileri, iş ilişkilerinden daha önceliklidir.


Japonya'da ise zaman sistemi, Monokronik ve Polikronik zaman sistemlerinin bir karışımı olarak işler. Japonlar, yabancılarla olan ilişkilerinde ve teknoloji kullanımında Monokronik zaman özelliklerini benimserken, kişilerarası ilişkilerde Polikronik yapıyı takip ederler.


Latin Amerika, Afrika, Asya ve Arap kültürlerinin çoğu bu kategoriye girmektedir; özellikle Meksika, Pakistan, Hindistan, Kırsal Çin, Filipinler, Mısır ve Suudi Arabistan gibi ülkeler polikronik yapıya sahiptirler.


Polikronik Zaman Özellikleri Nelerdir?

Monokronik zamanın tam tersidir.


  • Aynı anda birçok işle meşgul olunabilir

  • Zaman sübjektif bir araçtır

  • Dikkatini hemen başka tarafa çekebilir veya toplantılara müdahaleler olabilir

  • Ulaşılacak bir amaç olduğunu düşünürler

  • Yüksek kontekstli olup konu ile ilgili olarak önceden bilgilidirler

  • Ödünç alma ve verme çok sık ve kolayca gerçekleşir

  • Uzun vadeli ilişkilerin kurulması çok önemlidir

  • İnsan ilişkileri ve etkileşimleri çok önemlidir

  • Zamana takılıp kalmak iş ilişkilerine göre ikinci derecede önemlidir

  • Program veya toplantılar kesintiye uğrayabilir

  • Programlar gecikebilir veya bölünebilir

  • Planlar her an değişebilir

  • Gelecek, geçmiş ve şimdiki zaman ile ilintilidir




Farklı Kültürlerde Zaman Algısı

Akdeniz ve Orta Doğu ülkelerinde zamanla ilgili tutumlar, Kuzey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkelerinin kültürlerinden oldukça farklıdır. Akdeniz ve Arap kültürlerinde, hatta bazı az gelişmiş Asya ülkelerinde, bir toplantıya geç kalmak veya iş ilişkilerine geç başlamak kabul edilebilir normlar arasındadır. Ancak bu tür davranışlar, zamanında olmayı benimsemiş ABD, Japonya, İngiltere, İsviçre ve Almanya gibi ülkelerde hoş karşılanmayan davranışlar olarak görülür. Örneğin, Japonya'da "zamanında olma" kavramı bir dakikadan daha az bir gecikmeyi ifade ederken, bazı ülkelerde 15 dakika geç kalmak bile "tam zamanında" olarak kabul edilebilir.


Batı dünyasının modern yaşamı, fast food (hazır yemek), hızlı teslim, hazır kahve, son kullanma tarihi, hızlı arama, zamana güvenme, sabit zaman ve basınca duyarlılık gibi unsurlarla zamanı ve davranış biçimlerini şekillendirmektedir.


Farklı kültürlerin zamana bakış açıları, ulusal tercihler çerçevesinde geçmiş, şimdiki zaman ve gelecek zaman olarak şekillenir. Bir kültürün zamana yönelimi, zamana nasıl değer verdiğini ve zamanı nasıl kontrol edeceğini belirler.


Örneğin, ABD gelecek-yönelimli iken, Fransa şimdiki zamana, İngiltere ise geçmişe yönelimlidir. Geçmişe yönelik kültürler genellikle uzun bir tarihe sahipken (örneğin İran, Hindistan ve Çin), daha genç bir ülke olan ABD geleceğe odaklanır. Gelecek-yönelimli kültürlerde insanlar, hayatlarını zaman çizelgelerine göre ayarlarlar. ABD, dünyadaki en hızlı tempolu ülkelerden biri olarak kabul edilir. "Amerikan Rüyası", her Amerikalının takip ettiği, hareketli ve coşkulu bir yaşam tarzıyla başarı, statü ve saygınlık kazanmayı hedefler.


Bir ülke içinde farklı alt-kültürler zamanı farklı biçimlerde algılayabilirler. Örneğin Amerika'da, Meksikalı-Amerikalılar "hora inglesa" (İngiliz saati) olarak adlandırılan gerçek zamanı ve "hora Mexicana" (Meksika saati) olarak bilinen daha esnek zamanı kullanırlar. Bu farklılıklar, monokronik yapıdaki kültürlerin polikronik kültürleri disiplinsiz, tembel, sorumsuz ve güvenilmez olarak görmesine yol açarken, polikronik yapıdaki kültürler ise monokronik kültürleri kurallara ve formalitelere aşırı bağlı ve duygusal olarak soğuk olarak değerlendirirler.


Tempo, ritim ve senkronizasyon, kültürler arasındaki farkları açıkça ortaya koyar. Bazı kültürlerde insanlar oldukça yavaş hareket ederken, diğerlerinde ise daha hızlı hareket edilmektedir. Bu yüzden farklı hızlara sahip ülkelerden insanlar bir araya geldiklerinde uyumsuzluklar yaşanabilir. Dünyada en hızlı yaşayan insanlar genellikle sanayileşmiş ve zengin olan Kuzey Amerika, Kuzey Avrupa ve Japonya gibi ülkelerde bulunurken, en yavaş olanlar genellikle sanayileşmemiş ve gelişmekte olan, özellikle Güney ve Orta Amerika ile Orta Doğu'daki ülkelerdir. ABD, yaşam temposu konusunda Japonya ile yarışırken, İsviçre de bu yarışta öne çıkan ülkelerden biridir. Bu, saatleri ve diğer hassas enstrümanları tam ve doğru bir şekilde ürettiklerinden anlaşılabilir. Elbette, ülkelerin ekonomilerinin sağlığı da ülkenin temposunu belirler; aktif ekonomilere sahip ülkeler zamana daha fazla değer vermektedir.


Diğer bir önemli faktör ise nüfus yoğunluğudur. Yoğun nüfusa sahip hareketli şehirlerde tempo çok daha hızlıdır. Nüfusu yüksek olan şehirler, daha küçük şehirlere ve kırsal alanlara kıyasla daha hızlı hareket eder.


İklim de yaşam temposunu etkileyen önemli bir faktördür. Sıcak iklimlerde yaşayan insanlar genellikle daha yavaş hareket eder. Sıcak bölgelerde yaşayanlar, zamanı daha çok hayattan zevk almak için kullanır ve bu nedenle zamanla ilgili olarak oldukça rahat bir tutuma sahiptirler.


Zamanın planlanması ve hazırlık süreci, işlerin doğru yürütülmesi açısından hayati önem taşır. Farklı bir kültürle gerçekleştirilecek bir toplantının ne kadar önce planlanması gerektiği, her aktivite için ayrılacak zamanın ne kadar olması gerektiği oldukça önemlidir. Gün içinde en uygun zaman dilimlerinin, öğle yemekleri ve tatil zamanlarının önceden belirlenmesi gerekir.


Kültürün değer sistemi, iş temposunu da yansıtır. Örneğin, ferdiyetçi kültürlerdeki insanlar, kolektivist kültürlere göre genellikle daha hızlı hareket ederler. Ferdiyetçilik boyutunda önde gelen ülkelerden ABD'de, insanlar son derece hızlıdır ve zamana büyük bir değer atfedilir. Bu tür toplumlar başarı odaklı olduklarından, zaman=para mantığı egemendir. Kar amaçlı toplumlarda zaman, bir emtia gibi değerlidir ve burada hızlı olmanız beklenir. Zamanın daha bol kabul edildiği kültürlerden gelen kişiler için, bu tür bir ortamda iş yürütmek oldukça yorucu olabilir. Amerikalılar için geçmiş önemli değildir; onlar mevcut anı yaşar ve yakın gelecek için planlar yaparlar. ABD'de başarısızlık genellikle hoş karşılanmaz ve para kazanmamak sizi değersiz kılabilir.


Pakistan ve Hindistan gibi geleneksel Asya ülkelerinde, insanların çoğu ebeveynleriyle birlikte geniş aile evlerinde yaşar ve yaşam temposu oldukça yavaştır. Bu kültürlerde sosyal ilişkilere büyük önem verilir ve zaman konusunda daha esnek bir tutum sergilenir.


Protestan iş etiğiyle hareket eden kültürlerde, çalışma zamanı başarıyla doğrudan ilişkilendirilir. Daha sıkı ve zorlayıcı şartlarda çalışmak, daha fazla başarı ve gelir elde edileceği anlamına gelir. Bu kültürlerde, toplantılardan ziyade anın gerçek durumu daha büyük önem taşır.


Güney Avrupalılar ise zamanı doğrusal olmayan bir biçimde kullanırlar; belirli zaman dilimlerinde daha fazla iş yapmak için çaba sarf ederler. Bu yaklaşım, onların kendilerini daha mutlu ve tatmin olmuş hissetmelerini sağlar. Zamanlarını Amerikalılar, Almanlar ve İsviçrelilerden tamamen farklı bir şekilde organize ederler. Bu kültürlerde kesin zamanlama ve programlara sıkı sıkıya bağlı kalmak yaygın değildir.


İspanyollar, İtalyanlar ve Araplar, eğer görüşmeler uzamak üzereyse, programın uzamasını önemsemez ve görüşmelere devam ederler. İletişime, zaman tasarrufundan daha fazla önem verirler.


Amerikalılar sık sık "I have to rush" veya "my time is up" gibi ifadeler kullanırken, İspanyol veya Araplar programlara bu kadar sıkı bağlı kalmaktan hoşlanmazlar. Bu ifadeleri, ancak gerçekten ciddi durumlar söz konusu olduğunda kullanırlar.


Almanya'da ise, saatinizi trenlerin kalkış ve varış saatlerine göre ayarlayabilirsiniz. Eğer sabah 10'da bir toplantınız varsa, 9:57'de toplantının yapılacağı binada olmanız beklenir. Toplantıya çok erken ya da çok geç gelmek, iş yapma tavrınız hakkında soru işaretleri yaratabilir.


Latin Amerika'da bir partiye davetliyseniz, tam zamanında orada olmak ev sahibini zor durumda bırakabilir. Partiye yarım saat geç varmak normal karşılanır. Bu ülkelerde zaman oldukça esnek bir kavramdır. Örneğin, ABD'de beş dakika geç kalmak kabul edilebilirken, on beş dakika geç kalınması genellikle nezaketsizlik olarak değerlendirilir.


Zaman algılamaları iş insanlarının karar verme biçimlerini de etkiler. Batılılar, Asyalılardan çabuk karar vermelerini beklerken, geçmişte yaşananları genellikle ilişkisiz olarak görür ve mevcut değerlere odaklanırlar. Ancak Asyalılar, geçmişin şimdiki ve gelecekteki davranışlarını şekillendirdiğine inanırlar. Asyalılar uzun vadeli ilişkileri tercih ederken, Batılılar genellikle kısa vadeli iş ilişkilerine odaklanırlar.

İçindekiler

Benzer Yazılar

Farklı Kültürlerde Din

Farklı Kültürlerde Dil

Hızlı ve Yavaş Mesajlar

bottom of page